La zate illa hû ne demek ?

Selin

New member
[color=]La Zate İlla Hû: Bir Hikâyenin İçinden Anlam Arayışı[/color]

Bir forumda oturup “La zate illa hû ne demek?” diye sorulduğunda, insanın aklına ansiklopedik açıklamalar geliyor. Ama ben size farklı bir yol önereceğim: Gelin bunu bir hikâye üzerinden konuşalım. Çünkü bazen bir sözün anlamı, sadece kelimelerin içinde değil; insanların yaşadıklarında, hislerinde ve verdikleri kararlarda ortaya çıkar.

[color=]Kasabanın Sessiz Sokağında Başlayan Hikâye[/color]

Küçük bir kasabada, yüzyıllardır aynı cami avlusunda oturan iki dost vardı: Yusuf ve Zeynep. Yusuf, hayatı stratejik gören, sorunlara çözüm bulmaya odaklanan bir adamdı. Zeynep ise daha çok empatiyle yaklaşan, başkalarının duygularını anlamaya çalışan bir kadındı.

Bir gün kasabaya bir derviş geldi. Elinde eski bir kitap vardı ve kasaba meydanında tek bir cümle söyledi: “La zate illa hû.” İnsanlar merakla ona bakarken, bu sözün anlamı kulaktan kulağa yayıldı ama kimse tam olarak ne olduğunu kavrayamadı.

Yusuf hemen stratejik düşünmeye başladı: “Bu sözün kökenini araştırmalı, mantıklı bir açıklama bulmalıyım. Belki Arapça kökenli, belki de tasavvufî bir ifade. Gerçeğe ulaşmalıyız.”

Zeynep ise gözlerini kapatıp içinden geçti: “Bu söz bana bir huzur veriyor. Belki anlamı bilmesek de hissettiğimiz şey, gerçek cevaptır.”

[color=]Yusuf’un Stratejik Arayışı[/color]

Yusuf için mesele, çözülmesi gereken bir bilmeceydi. Arapça bilen hocalara danıştı, kitaplara baktı, her yerde bu cümlenin izini aradı. Ona göre “La zate illa hû” şu anlama geliyordu: “O’ndan başka öz yoktur.” Yani varlıkta gerçek olan sadece Allah’tı, geri kalan her şey birer yansımaydı.

Yusuf bunu forum diliyle söyleyecek olsaydı:

“Arkadaşlar, mesele aslında çok açık. Bu ifade tasavvufta kullanılan bir cümle. Bize gerçeği hatırlatıyor: Yalnızca O var. Geri kalan bütün varlıklar O’nun gölgesi. Stratejik bakarsak bu söz, insanı yanılsamalardan kurtarıyor.”

Ama Yusuf’un bu net açıklaması, kasabadaki herkesin kalbine aynı şekilde dokunmadı.

[color=]Zeynep’in Empatik Yaklaşımı[/color]

Zeynep, Yusuf’un söylediklerini dinledi ama yüzünde başka bir anlam vardı. O sözleri şöyle yorumladı:

“Bence bu söz, bize sadece Allah’ın varlığını hatırlatmıyor. Aynı zamanda kalplerimizin nerede huzur bulduğunu da söylüyor. ‘La zate illa hû’ dediğimizde, aslında kendi benliğimizin sınırlarını bırakıyoruz. Empatiyle bakarsak bu, herkesin içinde bir ortak hakikati kabul etmektir. Yani ne kadar farklı görünsek de, özümüzde hepimiz aynı kaynağa bağlıyız.”

Forumdaki bir üye gibi yazacak olsaydı:

“Dostlar, Yusuf’un dediği doğru olabilir ama bence mesele sadece mantıkla açıklanamaz. Kalbinizle hissettiğinizde anlarsınız. Bu söz, sevmekle, anlamakla ve birbirimizin kalbine dokunmakla ilgilidir.”

[color=]Kasabalıların Katıldığı Tartışma[/color]

Kasaba halkı da bu tartışmaya katıldı. Kimisi Yusuf gibi stratejik, kimisi Zeynep gibi empatik düşündü. Bir grup dedi ki:

“Arkadaşlar, pratik konuşalım. Hayat zaten zor, bu sözü günlük yaşantımıza nasıl uygularız? Çalışırken, ticaret yaparken, problem çözerken bize ne faydası olur?”

Bir diğer grup ise şöyle cevap verdi:

“Hayat sadece problem çözmek değil ki. İnsan ilişkilerinde, sevgide, acıda, bu sözü hatırlamak bize sabır veriyor. ‘O’ndan başka öz yoktur’ dediğimizde, karşımızdakinin de özünde aynı hakikati gördüğümüzü anlıyoruz.”

[color=]Hikâyenin Dönüm Noktası[/color]

Bir gün büyük bir fırtına kasabayı vurdu. Evler yıkıldı, sokaklar su altında kaldı. İnsanlar panikledi. İşte o anda herkes Yusuf’a ve Zeynep’e baktı.

Yusuf hemen bir plan yaptı: “Şu eşyaları şuraya taşıyalım, kadınlar ve çocuklar camiye sığınsın, erkekler de setler yapsın.”

Zeynep ise insanlara sarıldı, ağlayan çocukları teselli etti, yaşlıların ellerini tuttu. “Korkmayın,” dedi, “hep birlikteyiz. Özümüzde yalnızca O var, biz de birbirimiz için buradayız.”

İşte o an, “La zate illa hû” cümlesi gerçek anlamını buldu. Çünkü hem strateji hem de empati birleşti. İnsanlar hem akıllarıyla hem de kalpleriyle hareket ederek felaketin üstesinden geldi.

[color=]Forumda Tartışmaya Açılan Sorular[/color]

- Sizce bu sözün anlamını öğrenmek için stratejik bir araştırma yapmak mı gerekir, yoksa kalpten hissetmek mi?

- Günlük hayatımızda bu ifadeyi nasıl yaşayabiliriz? İşte mi, ilişkilerimizde mi, yalnızlık anlarımızda mı?

- Siz Yusuf gibi mi düşünüyorsunuz, yoksa Zeynep gibi mi hissediyorsunuz?

[color=]Sonuç Yerine[/color]

“La zate illa hû” belki tek bir cümle ama içinde bir dünya barındırıyor. Erkeklerin stratejik yaklaşımıyla kadınların empatik bakışı birleştiğinde, bu söz sadece bir dini ifade olmaktan çıkıyor; aynı zamanda hayata dair bir yol gösterici oluyor.

Hikâyemizde gördüğümüz gibi, bazen plan yapmak gerekir, bazen de kalplere dokunmak. Gerçek anlam ise ikisinin birleşiminde ortaya çıkar. Çünkü gerçekten de “O’ndan başka öz yoktur.”

Şimdi sözü size bırakıyorum: Siz bu sözün anlamını kendi hayatınızda nasıl deneyimlediniz? Stratejik bir akılla mı, yoksa empatik bir kalple mi?